1800’lerin sonunda San Fransisco’ya gelen bir Çinli, hikayemizin başrolünde. Esas Oğlan’ın limana girmesiyle başlayan bir serüvene tanık oluyoruz.
Yoz polisler, tüccar bir Belediye Başkanı, satranç oynayan, manipülatör bir Başkan Yardımcısı, bir genelev patroniçesi ama en çok da şehrin ortasında kocaman bir Çin Mahallesi ve istenmeyen Çinliler.
Herhalde bu alanda en çok tanınan ismin, Bruce Lee’nin notlarından hareketle çekildiğinden olsa gerek, dizide dövüş sanatlarına adeta doyuyorsunuz. Başrol oyuncumuz Ah Sahm’ın da hakkını teslim etmek gerek; gerçekten tam bir dövüş sanatları ustası.
Ancak dizi, sadece dövüş sanatlarından ibaret, katıksız bir aksiyon değil. Yan roller ve bunların birbirleriyle ilişkileri, ustaca işlenmiş ve her yeni bölümde daha da derinlemesine işleniyor. Bu sayede de dizi sürükleyiciliğini korurken, tekrara düşmüyor.
Düşman çetenin lideri olan ve Ah Sahm’ın aslında San Fransisco’ya gelmesine neden olan ablasının iktidar hırsı merak uyandırırken, diğer yandan kardeşiyle olan çekişmenin nereye varacağını sabırsızlıkla takip ediyorsunuz. Belki de bir mahallenin hatta şehrin kaderini belirleyecek bu abla- kardeş ilişkisi, geride kalan her sezonda daha da merak uyandırıyor.
Belediye Başkanı ve kurnaz yardımcısı, rakip çeteler, doğruyla yanlış arasında bocalayan polis şefi ile dramatik bir hikayesi olan dürüstlük timsali yardımcı, her koşulda dengeleri korumayı başaran silah tüccarı, genelev patroniçesi, İskoç asıllı işçi lideri ve çok daha fazlası. Bugüne kadar temposuyla ve gelişen hikayesiyle bizi ekrana bağlamaya devam edecek gibi görünüyor. Israrla tavsiye ediyoruz. İyi seyirler.